TEK PARTİ DÖNEMİNDE HAZIRLANAN PARTİ PROGRAMLARI TEMELİNDE EĞİTİMİN
UZAK HEDEFLERİ(*)
Eğitim sisteminin yönünü
belirleyen uzak hedefler ülkenin politik felsefesini yansıtır.
Diğer bir ifadeyle, ideal insan tipini yetiştirme arzusundaki eğitim sisteminin
öngördüğü nitelikler dönemin etkin siyasi yapısının fikirleridir. Eğitim
programlarına yön veren hedeflerin belirlenmesinde geçmiş deneyim ve
anlayışlar, yeni program geliştirme çalışmaları için temel oluşturmakla
birlikte bu çalışmalar için birer esin kaynağı olabilirler. 1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile Türk
Millî Eğitim Sistemi yeni baştan düzenlenerek milli eğitimin uzak hedefleri bu
kanunda açıkça ortaya koyulmuştur. Eğitim programlarının genel ve özel hedefleri
bu kanunda belirtilen uzak hedefin çizdiği çerçeveye göre belirlenmektedir.
Ancak, geçmiş dönemlere bakıldığında bu kanun maddesinde olduğu gibi eğitimin
uzak hedefinin ilk defa 1948 yılındaki programlarda işlendiği, daha önceki
programlarda yalnızca ilkokullar için tespit edilen amaçların yer aldığı görülmektedir. Bu tarihten önceki dönemlerde Türk
Milli Eğitim sisteminin uzak hedefinin ne olduğu sorusunun cevabını ortaya koymaya
dönük çalışmalar program geliştirmenin tarihsel temeline katkı sağlayabilir. Bu
dönemlerden birisi de Türkiye Cumhuriyeti’nin tek partili dönemidir. Tek parti
döneminin ideolojisinin analizi, yeni bir insan tipi yetiştirme hedefinin düşünsel
temellerinin anlaşılmasında yararlı olabilir.
Güncel eğitim politikalarında etkisi görülen birçok düşünce ve
uygulamanın 1923–1946 yılları arası dönem olarak tanımlanabilecek tek partili döneme
ait olduğu söylenebilir. Tevhid-i Tedrisat Kanununun
çıkarılarak eğitimin temeline bilimin oturtulup geliştirilmeye çalışılması,
üniversite reformu, yeni Türk harflerinin kabul edilmesi, Türk Tarih Kurumu ve
Türk Dil Kurumu’nun kurulması, mesleki ve teknik eğitim ile güzel sanatlar
eğitimlerine önem verilmesi, Türkiye’ye davet edilen yabancı uzmanların
görüşleri doğrultusunda yürütülen program geliştirme çalışmaları, millet
mektepleri ve köy enstitülerinin kurulması bu döneme ait fikir ve icraatlardandır. Tüm bu düşünce ve uygulamaların yönünü
çizen eğitimin uzak hedefini, dönemin tek partisinin(**)
politik felsefesi tayin etmektedir.
Partilerin politik felsefelerini yansıtan en önemli
kaynaklardan birisi parti programlarıdır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde parti programları, siyasi partinin
açıkladığı ana ilkelerin tümü olarak tanımlanmaktadır.
Bu ana ilkelerden eğitime ilişkin olanlar, eğitimin uzak hedeflerinin temel
yapı taşlarıdır. Politik hayat tek partiye dayandığı için partinin eğitime
ilişkin siyasi ilkeleri ülkenin uzak eğitim hedefleri olarak kabul edilebilir. Dolayısıyla
oluşturulacak eğitim programlarının da bu çerçevede şekillenmesi beklenebilir. Bu
açıdan bakıldığında Türkiye’de program geliştirmenin tarihi temellerine katkı
getirebilecek bu yazıda, programın birinci
ve en temel öğesi olan eğitimin uzak hedefleri 1923–1946 yılları arası dönem
olarak tanımlanan tek partili dönemde parti programlarına yansıyan şekliyle incelenmiştir. Program
tasarısı amaçlar ve/veya hedefler, öğrenme fırsatları ve değerlendirme temel
elemanlarını içermektedir. Bu temel elemanlardan hedefler, kişide gözlenmesi kararlaştırılan istendik özellikler
olarak tanımlanmaktadır. Eğitimsel hedefler açık
ve rasyonel olmadığında, eğitim programlarının hangi genel önemdeki hedefleri
kazandıracağını kararlaştırmak imkânsızdır. Bireyin
“niçin” yetiştirildiği sorusuna cevap veren hedefler dikey boyutta ele
alındığında uzak hedefler, genel hedefler ve özel hedefler olarak üç ana gruba
ayrılmaktadır. Uzak
hedefler gelecekteki bazı sonuçlara ulaşmak için tasarlanmış çoğu kendine
özgü faaliyete hem biçim hem de yön veren genel ifadelerdir. Uzak hedefler çok geniş bir kavramdır
ve eğitimin amacını yansıtır, bu amaç tüm ülkenin eğitimle elde etmek
istediğini ifade eder. Aynı zamanda uzak hedefler değer yargılarını ve önem
verilen kavramları dile getirir. Toplumsal ve tarihsel koşulları olan eğitimin uzak hedeflerinin belirleyici etkenlerini şu şekilde
sıralanabilir:
- Toplum,
- Değerler sistemi,
- İdeolojik ve politik anlayışlar ve
tanımlar,
- Küreselleşme,
- İnsanın hisleri ve kişiliği,
- Toplumun gelenekleri,
- Pedagoji biliminin ve okul sisteminin
gelişimi,
- Kişinin kendisinin ihtiyaçları, ilgileri
ve istekleri.
Hem kamu hem de özel anlamda
evrensel eğitim, çağdaş sanayileşmiş toplumun istek ve ihtiyaçlarına dayalı
olarak genç vatandaşların sosyalleşmesi ve kültürlenmesinde merkezi bir
konumdadır. Eğitim reformcuları, okulun
ve toplumun ne olması gerektiğine dair soyut bir vizyon geliştirir ve sonra
vizyona uygun olarak gerçeklik kazandırmaya çalışırlar. Topluma
yönelik uzak hedefler; topluluk katılımını, sosyal kaynaşmayı, eşitlik
fırsatlarını, standartların korunmasını ve yükseltilmesini, toplumu yeniden
yapılandırmayı ve geçmiş geleneklerin en iyilerini korumayı içerebilir. Bununla birlikte, bir toplumun istek ve ihtiyaçları,
zamanın ve mekânın politik, tarihsel ve kişisel bağlamına bağlı olarak
değişmektedir. İstekler, eğitim hedefleri
olarak ifade edilir ve modern çağda tüketim ve endüstriyel üretimi destekleyen
güçlerden çok etkilenen toplumun genel değerlerinden türetilmektedir.
Eğitimin özü farklı değer ve
ilkelerin etkileşimi ile ilgilidir. Değerler,
insan karakterinin en önemli bileşenleri olarak kabul edilir ve değerler
kişilerin ömrü ve deneyimleri sayesinde artar. Temel
değerler, sistem içindeki değerleri bir bütün olarak izlemek ve sürdürmek
isteyen özgürlük, eşitlik, bireysel değerler, topluluk, aile, toplumun ve
sosyal adaletin korunması gibi değerlerdir. Halen, dünya
çapında, değerler ve normlara ve bu konuda eğitimin rolü üzerine büyük bir ilgi
duyulmaktadır.
Eğitim, belirli değerlerin en
iyi veya en doğru olarak barındırıldığı önemli bir ideolojik araçtır. İdeolojik boyuta aşırı önem verilmesi eğitimsel
değişimin diğer önemli özelliklerinin ihlaline ve politik bağlamın kendisinin
basitleştirilmesine yol açabilir. Tam da bu noktada
politika; eğitim ne için, eğitim kimler için, eğitimde kararları kimler verir
sorularına yanıt arayarak eğitim felsefesinin kalbine gider. Eğitimin, tarihsel ve politik olarak yapılandırılmış,
değişen bir sosyal pratik olduğundan söz edilmektedir.Eğitimin uzak hedefleri, tüm politika konularında olduğu gibi bağlamsal,
politik, normatif, dinamik ve tartışmalıdır.Uygun
politikalara ilişkin anlayışlar, küreselleşme ile eğitim arasındaki
bağlantıların analizine dayanacağı öne sürülebilir.
Küreselleşme, dünya çapında
eğitim sistemlerinde büyük bir etkiye sahiptir. Küreselleşme,
yalnızca eğitimin ne kadar gerekli olduğunu değil, uzak hedeflerinin de yeniden
düşünülmesini zorlamaktadır. Küreselleşmenin bütün ülkelerde eğitim politikası üzerinde güçlü etkileri
vardır ve gelişmekte olan ülkeler küreselleşmeden daha çok etkilenmekte olup
gelişmiş ülkelerin eğitim politikalarına kıyasla eğitim politikaları ciddi
şekilde etkilenmektedir. Küreselleşme eğitimin çıktılarını etkilemektedir ancak
bununla birlikte eğitim küreselleşmeyi şekillendirmede ve cevap vermede merkezi
bir rol oynamaktadır.
Eğitimin uzak hedeflerinden biri,
öğrencilerin kişiliklerinin geliştirilmesidir. İnsanın
kişiliği, birçok kişisel özelliğin kombinasyonudur. Bununla birlikte besleyici bir faktör olarak, çocukluk ve ergenlik
dönemindeki eğitim, bireyin uzun vadede kişilik oluşumunda kritik bir
belirleyicidir. İnsan yaşamının ilk yılları, yaşamın geri kalanında
insanların düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını yönlendiren kişilik,
değer ve tutumların temelini oluşturur. Kişiliği
anlamak, aynı zamanda, liderlik, motivasyon ve empati gibi anlaşılması zor
insan niteliklerinin kilidini açmak için anahtardır.
Eğitim tanım gereği sosyal bir
faaliyettir ve bir eğitim felsefesinin, eğitimin içinde faaliyet gösterdiği
toplumsal bağlamı anlamaya odaklanması beklenmelidir. Eğitimde
toplumsal ve kültürel yönler, insanların, toplumun ve çevrenin daha da
geliştirilmesine yönelik eğilimleri tanımlamada önemli bir rol oynamaktadır. Toplumsal değişim, toplumdaki davranış kalıplarını
etkileyen düşünce dönüşümüne yol açar. Toplumlar,
eğitim yoluyla geleneklerini ve isteklerini korumaya ve muhafaza etmeye
çalışmaktadır ve bu şekilde, toplumların karakteristik özellikleri, eğitim idealleri
ve amaçları ile bunlara ulaşmak için eğitim sistemi tarafından alınan
tedbirlere yansır.
Pedagojik bilimlerin ve başta
psikoloji ve sosyoloji olmak üzere diğer benzer bilimlerin gelişimi ve okul
sistemindeki değişiklikler, eğitimin şekillenmesini etkilemektedir. Her pedagojik kavramın arka planında belirli bir felsefi fikir (pedagoji
yoluyla uygulamada gerçekleştirilmesi mümkün olan) vardır. Pedagoji kavramları zamanla daha karmaşık hale gelmiştir ve bundan
kastedilen artan bilginin aynı anda hem daha ayrışmış hem de daha entegre hale
geldiğidir.
Eğitimin kapsamı ve görevleri
toplumsal değişimler ve insan ihtiyaçları içinde sürekli yeniden tanımlanmaktadır. Kişinin kendisinin
alışkanlıkları, tutumları, değerleri, istekleri, ilgileri, eylem eğilimleri,
sorumluluk duygusu vb, eğitim yapısının gerekli bir parçası olmasını sağlayacak
bilgiler arasındadır. Modern eğitim anlayışı, gençlerin ihtiyaçlarını,
çıkarlarını ve olanaklarını tatmin etmelidir. Eğitimciler
hem pedagojik süreçleri hem de öğrencilerin beklenti ve isteklerini aynı anda
hesaba katmalıdır.
Tarihsel geçmiş ve politikayla
eğitimin uzak hedeflerine yön veren etmenler olarak karşılaşılmaktadır.
Eğitimin tarihsel ve politik olarak yapılandırılan bir kavram olup eğitimin uzak hedefini açık ve kesin bir biçimde
belirtmek politik olarak önemlidir, çünkü eğitimin siyasallaştırılmış
uzak hedefine karşılık bağımsız bir standart sunar. İktidar mücadelesindeki siyasi partiler tarafından
dayatılan düşünce yapıları ve politik anlayışlar eğitimin uzak hedefinin
saptanmasını etkileyen faktörlerdendir. Türkiye
Cumhuriyeti’nin 1923–1946 yılları arasındaki ilk 23 yılı diğer alanlarda olduğu
gibi eğitim alanındaki politikaları da belirleyen tek bir partinin yönetiminde
geçmiştir(***). Halk Fırkası adıyla 9 Eylül 1923
tarihinde kurulan parti, iktidarı kaybettiği 14 Mayıs 1950(****)
tarihine kadar ülkeyi yöneten tek parti konumunda olmuştur.
Tek partili
sistem içinde ülkeyi muhalefetsiz bir şekilde yönetmenin anlamı, devlet ile
parti arasında bir ayrımın ortadan kalkması olarak yorumlanabilir. Buna göre,
parti politikası aynı zamanda devlet politikası halini almaktadır. Tek parti
döneminde, içinde bulunulan siyasal ve toplumsal koşullar nedeniyle eğitim
politikalarının süratli bir şekilde uygulanmasına büyük önem atfedilmiştir. Başarısızlıkla sonuçlanan Serbest Cumhuriyet Fırkası
girişiminin hemen sonrasında meydana gelen Menemen olayı, devrim ilkelerinin
halka benimsettirilmesi için yoğun eğitim girişimlerinde bulunulmasına
sebebiyet vermiştir. Yine bu dönemde İtalya, Almanya, Japonya, Rusya gibi
ülkelerde örnekleri görülen otoriter ve totaliter rejimlerin dünyada gittikçe
yayılmaları; Türk Devrimi’nin topluma benimsetilmesi ve kökleştirilmesi
amacıyla eğitim alanında topyekûn bir ilerleme ve gelişme politikası
izlenmesine neden olmuştur. Bu doğrultuda, tek partili dönemde
toplumsal anlamda ulusu esas alan milli bir kimlik oluşturma yönünde oldukça
yoğun eğitim ve kültür çalışmalarından bahsedilebilir. Çağdaş ulus özelliklerini topluma kazandırmaya
yönelik yapılan sistemli çalışmalar şunlardır:
- Türk Dil ve Türk Tarih Kurumları ulusal
eğitimin kaynağı olan millî kültürün öğrenilmesi ve yayılması için kurulmuştur.
- Yeni üniversiteler ve fakülteler
açılmıştır.
- Halk Evleri, Millet Mektepleri gibi eğitim
kurumları ve örgütler Cumhuriyet ideolojisinin ve Atatürk devrimlerinin geniş
halk kitleleri tarafından desteklenmesi amacıyla oluşturulmuştur.
- Eğitimin yapılandırılması sürecinin
temeline laiklik ve pozitivizm yerleştirilmiştir.
- Dinin, eğitim üzerindeki etkisi
azaltılmaya çalışılmış ve karma eğitime geçilmiştir.
- Mesleki ve teknik eğitimin gelişmesine
önem verilerek yurt geneline yayılmasına çalışılmıştır.
- Kırsal alanın öğretmen ihtiyacını
karşılamak üzere köy enstitüleri kurulmuştur.
Yapılan eğitim uygulamalarına
bakıldığında, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun kurulması dışındakilerin
hepsinin hayata geçirilmesinde eğitim programlarına ihtiyaç duyulduğu
gözlenmektedir. Bu durum eğitim programın temel öğesi olan hedeflerin ne
olduğunu diğer bir ifadeyle nasıl bir insan tipi yetiştirilmek istendiği
sorusunu akla getirmektedir. Sorunun cevabı, dönemin politik felsefesinin
yazıya dökülmüş hali olan parti programlarında bulunabilir. Tek parti dönemine
bakıldığında beş tane parti programı hazırlandığı görülmektedir. Bu programlar;
1923, 1931, 1935, 1939 ve 1943 yılları parti programlarıdır. 1923 ve 1931
yılları arasında kalan sürede çeşitli parti nizamnameleri de hazırlanmıştır.
Ancak nizamnameler kurumsallaşma, kadrolaşma, organizasyon gibi daha çok parti
içi işlerle ilgili olduğundan bu çalışmanın kapsamı dışında tutulmaktadır.
Tek partili dönemin ilk parti
programı, 8 Nisan 1923’te yayınlanan ve Dokuz Umde olarak adlandırılan bir
seçim bildirgesidir. Partinin dokuz ilkesinin sunulduğu bu
program için Atatürk, Nutuk’ta şöyle demektedir:
“…8 Nisan 1923 tarihinde, görüşlerimi
dokuz ilke halinde tespit ettim. İkinci Büyük Millet Meclisi’nin seçimi
sırasında yayınlayarak ilan ettiğim bu program, partimizin kuruluşuna temel
olmuştur…yayınladığım programı, bir siyasi parti için yetersiz, kısa bulanlar
oldu. Halk Partisinin programı yoktur dediler. Gerçekten de ilkeler adı altında
bilinen programımız, itiraz edenlerin gördükleri ve bildikleri şekilde bir
kitap değildi. Fakat, temel ilkeleri içine alıyordu ve pratikti…öğretim
birliğine derhal girişileceği gibi önemli ve acil ihtiyaçlar, ilkeler dışında
bırakılmamıştı.”
Görüldüğü gibi, tek partili dönemin ilk programı
olarak kabul edilen bu doküman içerisinde eğitime ilişkin bazı konular önemli
ve acil ihtiyaç olarak partinin kurucu lideri tarafından ifade edilmektedir.
Fırkanın üçüncü büyük kongresi tarafından kabul edilen 1931 yılındaki programı
sekiz ana bölümden oluşmaktadır. Programın beşinci bölümü milli eğitim ve
öğretime ilişkin esaslara ayrılmıştır. Partinin dördüncü büyük kurultayında
onaylanan 1935 yılındaki programda geleceği kapsayan tasarıların ana hatları
topluca yazılmıştır. Sekiz bölümden oluşan 1935 yılı programında beşinci bölüm
ulusal eğitim şeklinde isimlendirilmiştir. 1939 yılı programı partinin beşinci
büyük kurultayında kabul edilmiştir. Yine bu program da sekiz bölümden
oluşmakta ve beşinci bölümü milli eğitim ve öğretime ilişkin ana kaidelere yer
vermektedir. Tek partili dönemin son parti programı ise 1943 yılında partinin
altıncı büyük kurultayında kabul edilmiştir. Bu son program altı ana bölümden
oluşmakta ve üçüncü bölümü milli eğitim ve öğretim konularına ayrılmaktadır. 1923, 1931, 1935,
1939 ve 1943 yılı parti programlarında eğitimle ilgili maddelerin parti
programının toplam madde sayısına olan oranı Tablo 1’de gösterilmektedir.
Tablo
1: Madde Sayısına Göre Parti Programlarında Eğitim Konularına Yer
Verme Oranı
Madde Sayısı
Parti
Programı
|
Toplam Madde Sayısı
|
Eğitime İlişkin Madde Sayısı
|
Eğitime İlişkin Madde Sayısının Toplam Madde Sayısına Oranı
|
1923 Yılı Programı
|
18(*)
|
1
|
% 5,56
|
1931 Yılı Programı
|
42
|
7
|
% 16,67
|
1935 Yılı Programı
|
73
|
12
|
% 16,44
|
1939 Yılı Programı
|
74
|
11
|
% 14,87
|
1943 Yılı Programı
|
38
|
11
|
% 28,95
|
(*)
9 ana maddeden oluşan parti programının 5. maddesi 10 alt maddeye ayrıldığı
için toplam 18 madde olarak değerlendirilmiştir.
|
Tablo 1’e
bakıldığında 1931, 1935 ve 1939 yılı parti programlarında eğitime hemen hemen
aynı oranlarda yer ayrıldığı, 1943 yılı programında ise bu oranın % 12‘lik bir
artış gösterdiği görülmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta
eğitimle ilgili maddelerde diğer konulara oranla daha fazla alt madde
bulunmasıdır. Bu nedenle bu programlarda eğitime ayrılan yerin belirlenmesinde
sayfa sayılarına göre bir oranlamaya gidilmesi daha doğru bir fikir verebilir.
Buna göre; 1923, 1931, 1935, 1939 ve 1943 yılı parti programlarında eğitime
ayrılan sayfa sayısının parti programının toplam sayfa sayısına olan oranı Tablo
2’de gösterilmektedir.
Tablo
2: Sayfa Sayısına Göre Parti Programlarında Eğitim Konularına Yer
Verme Oranı
Madde Sayısı
Parti
Programı
|
Toplam Sayfa Sayısı
|
Eğitime İlişkin Sayfa Sayısı
|
Eğitime İlişkin Sayfa Sayısının Toplam Sayfa Sayısına Oranı
|
1923 Yılı Programı
|
Eğitime ilişkin tam sayfa olmadığı için hesaplama yapılmamıştır.
|
||
1931 Yılı Programı
|
37
|
9
|
% 24,32
|
1935 Yılı Programı
|
53
|
11,5
|
% 21,69
|
1939 Yılı Programı
|
26
|
6
|
% 23,08
|
1943 Yılı Programı
|
12
|
4
|
% 33,33
|
Tablo 2
incelendiğinde, eğitim ile ilgili politikaların 1931 ve 1939 yılı
programlarında programın yaklaşık 1/4’ünü, 1935 yılı programında yaklaşık
1/5’ini, 1943 yılı programında ise 1/3’ünü oluşturduğu görülmektedir. Bu
sonuçlar, eğitimin uzak hedeflerinin belirlendiği politik fikirlerin parti
programlarında yeterince yer bulduğunu işaret etmektedir.
1923 Yılı Parti Programında Eğitimin Uzak Hedefleri
Tek partili dönemin
ilk programı olarak kabul edilen beyanname Dokuz Umde olarak anılmaktadır.
Partinin dokuz temel düsturunun açıklandığı bu belgenin beşinci ilkesi on alt
maddeye ayrılmıştır. Bu alt maddelerden sekizincisinde eğitimde izlenecek yol
haritası betimlenmektedir. Bu maddede şöyle denmektedir:
“Tahsil-i
iptidaîde tedrisatın tevhidi ve bilumum mekteplerimizin ihtiyacatımıza ve asri
esasata tevfîki ve muallim ve müderrislerimizin terfih ve ikdarı temin
edilecektir. Vesait-i münasebe ile halkın tenvir ve talimine de tevessül
olunacaktır.”
İfade incelendiğinde
eğitimin uzak hedefinin; halkı uygun yöntemler kullanarak bilgilendirmek
suretiyle karanlıktan kurtarmak, diğer taraftan ilköğretimde eğitimin birliğini
sağlamak ve çağın gereklerine uygun bir şekilde okulların hepsinin ve
öğretmenlerin ihtiyaçlarını karşılayarak niteliklerini yükseltmek ve
iyileştirmek olarak belirlendiği yorumu getirilebilir. Uygun yöntemler
kullanarak halkın bilgilendirilmesi ve cehaletten kurtarılması hedefinin,
eğitimin uzak hedeflerinin belirleyici etkenlerinden toplumun istek ve
ihtiyaçları ile pedagoji bilimi ve okul sistemlerinin gelişimi öğelerini
barındırdığı söylenebilir. İlköğretimde eğitimin birliğini sağlama hedefinin de
pedagoji bilimi ve okul sistemlerinin gelişimine vurgu yaptığı ifade
edilebilir. Aynı zamanda temel değerler ve ideolojik boyuta da atıfta
bulunmaktadır. Pedagoji bilimi ve okul sistemlerinin gelişimi öğesine vurgu
yapan bir diğer ifadenin, çağın gereklerine uygun bir şekilde okulların
hepsinin ve öğretmenlerin ihtiyaçlarını karşılayarak niteliklerini yükseltme ve
iyileştirme hedefi olduğu ileri sürülebilir. Çağın gereklerine dikkat çeken bu
hedef, küreselleşmenin eğitim politikalarını etkilemeye başladığının bir
işareti olarak da görülebilir.
1931 Yılı Parti Programında Eğitimin Uzak Hedefleri
1931 yılı parti
programının 25–32 sayfaları arasında kalan beşinci bölümü milli eğitim ve
öğretim ile ilgili ilkeleri kapsamaktadır. Eğitim politikasına temel olan öğe ve
uygulanacak programın özellikleri ilk maddede ifade edilmektedir:
“Maarif siyasetimizde temel
taşı, cehlin izalesidir. Maarifimizde hergün nisbeten daha fazla çocuk ve
vatandaş okutacak ve yetiştirecek bir program takip olunacaktır.”
Cehaletin
giderilmesine yönelik bir eğitim politikası doğrultusunda uygulanacak programda
dikkat edilecek noktalardan birisinin “kuvvetli cumhuriyetçi, milliyetçi ve
lâik vatandaş yetiştirmek” olduğu vurgulanmaktadır. Bu iki
hedef birlikte düşünüldüğünde, eğitimin uzak hedeflerinin belirleyici etkenlerinden
toplumun istek ve ihtiyaçları ile ideolojik ve politik anlayışlar öğelerini
kapsadığı söylenebilir. Aynı zamanda eğitimin hedefi 1931 yılı parti
programında ayrı bir maddede şu şekilde açıklığa kavuşturulmaktadır:
“Fikri olduğu gibi bedenî
inkişafa da ehemmiyet vermek ve bilhassa seciyeyi millî derin tarihimizin ilham
ettiği yüksek derecelere çıkarmak büyük emeldir.”
Görüldüğü gibi
eğitimin hedefi, bireyin düşünsel gelişimi kadar bedensel gelişimine de önem
veren ve özellikle tutum ve davranış biçimini Türk milletinin derin tarihinin
esin verdiği erdemli, mert ve soylu seviyelere yükseltmek şeklinde belirlenmiştir.
Bu hedef doğrultusunda eğitim ve öğretimde izlenecek metodun bilgiyi vatandaş
için gerçek hayatta başarılı olmayı sağlayan bir araç haline getirmek olduğu,
her türlü hurafeden ve yabancı fikirlerden uzak, üstün, milli ve vatanperver
nitelikte bir eğitim verilmesi gerektiği de parti programında savunulmaktadır. Bireyin
ihtiyaçları, ilgileri ve isteklerinin ve bununla birlikte insanların
düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını yönlendiren kişilik oluşumunun ön
plana çıkarıldığı bu hedef içerisinde toplumun geleneklerine ve ideolojik
boyuta da önem verildiği görülebilir. 1931 yılı parti programının 27.
sayfasında her öğrenim seviyesi ve eğitim kurumu için oluşturulacak programlara
yönelik belirlenecek hedefin genel çerçevesi şu şekilde çizilmektedir:
“Her tahsil ve terbiye
müessesesinde talebenin teşebbüs kabiliyetini kırmamaya şefkat ve nüvazişle
itina etmekle beraber onları hayatta kusurlu olmaktan vikaye için ciddî bir
intizam ve inzibata ve samimî ahlâk telâkkisine alıştırmak mühim olduğu
kanaatindeyiz.”
Yukarıdaki ifadeye
göre, okul türü ve öğrenim seviyesi ne olursa olsun öğrenenlerin girişimci
yeteneklerini yok etmemeye sevecenlikle özen gösterilerek, bireylerin yaşamda
yanılgılara düşmesini engellemek için ciddi bir sistem ve düzene ve içten bir ahlâk
anlayışına alışmalarının sağlanmasının önemli olduğuna dikkat çekilmektedir. Bu
ifadenin; insanın duyguları ve kişiliği, okul sistemi ve temel değerler
öğelerini işaret ettiği ileri sürülebilir.
1931 yılı parti
programında ayrıca, ilkokullar, meslek ve sanat okulları, ortaokullar, liseler,
üniversiteler ve yüksekokullar, güzel sanatlar eğitimi, dil, spor ve kültürel
alanda yapılacak çalışmalara da değinilmektedir. Ancak bu maddelerde eğitimin
uzak hedefini belirlemeye dönük politikalardan ziyade okulların sayısının ve
donanımının artırılmasına yönelik yapılacaklar öne sürülmektedir. Genel bir
bakış açısıyla, parti programında bu maddelere yer verilmesinin eğitimin uzak
hedeflerinin belirleyici etkenlerinden olan pedagoji biliminin ve okul
sisteminin gelişimi öğesinin göz önünde tutulduğu değerlendirmesi yapılabilir.
1935 Yılı Parti Programında Eğitimin Uzak Hedefleri
1935 yılı parti
programında ulusal eğitimde esası oluşturan ilkelerin ifade edildiği bölüm,
1931 yılı parti programının hemen hemen aynısıdır. Bazı yeni Türkçe kelimelerin
kullanılması dışında bu bölümdeki tek fark Türk Dili alanında da çalışmalar
yapılacağının belirtildiği bir maddenin eklenmiş olmasıdır. Eğitimin
millileştirilmesine yönelik hedefin bir parçası olarak değerlendirilebilecek bu
maddeyle ideolojik ve politik anlayışların daha güçlü vurgulandığı ifade
edilebilir.
Okullar hakkında
başlıca fikirlerin altının çizildiği bölümde normal ilkokullarda uygulanacak
program yanında farklı bir köy okulu programı da uygulanacağı belirtilmektedir.
Uygulanacak bu yeni programın özellikleri ve hedefleri şu şekilde
açıklanmaktadır:
“Köy çocuklarımıza kısa
zamanda pratik hayat için lüzumlu bilgiyi verebilecek üç veya dört sömestirli
köy okulları açılacaktır. Bunların, çocukları yüksek öğretim derecelerine
hazırlayan ilk okullardan ayrı bir kip olarak kurulup artırılması
planlanacaktır. Bu kip köy okullarında, çocukların daha olgun yaşta okumağa
başlamaları ve okumanın arasız devam etmesi ve bu işi devletin, askerlik borcu
gibi sıkı tutması lüzumludur.”
Program geliştirme alanında
önemli bir deneyim olan köy enstitüleri uygulamasının fikirsel temellerinin
1935 yılı parti programında resmi olarak duyurulduğu görülmektedir. Bu dönem
eğitimin uzak hedefleri arasında köy nüfusunun bilgisizliğinin kırsal hayatın kendi
şartlarına uygun olarak giderilmesine yönelik hedeflerin eklendiği
söylenebilir. Eğitimin uzak hedeflerinin belirleyici etkenleri arasında sayılan
toplumun istek ve ihtiyaçları, toplumun gelenekleri, ideolojik ve politik
anlayışlar, pedagoji biliminin ve okul sisteminin gelişimi, kişinin kendisinin
ihtiyaçları, ilgileri ve istekleri öğelerinin bu hedef içerisinde yer aldığı söylenebilir.
1935 yılı parti
programında eğitimin planlı bir faaliyet olacağına vurgu yapılmaktadır.
İhtiyaçlara dayalı bir planlama yapılacağı programın 47. maddesinde beyan
edilmektedir:
“Kültür ve eğitim işlerimiz,
bugünün ve yarının gösterdiği ve göstereceği ihtiyaçlara göre önden gören bir
düzenle planlanacak ve bütün öğretim aşamaları ile zanaat ve ertik ihtiyaçları
bu plana göre düzenlenecektir.”
Planlı eğitim
faaliyetlerinin ilk aşamasının ihtiyaçların belirlenmesi olduğunun vurgulandığı
bu maddeye göre mesleki eğitim de dâhil olmak üzere öğretim aşamalarının tümünün
belirlenen ihtiyaçlar ışığında planlı olarak yürütüleceği öne sürülmektedir. Toplumun
ve küreselleşmenin güçlü etkilerinin dayattığı istek ve ihtiyaçları karşılamak
üzere okul sistemlerinin tamamı dâhil edilerek yapılacak planlamalar ve
düzenlemelerden bahsedilen bu hedefin, toplum, küreselleşme ve okul sisteminin
gelişimi öğelerini bünyesinde barındırdığı düşünülebilir.
1935 yılı parti
programında eğitimin uzak hedefinin net bir şekilde ortaya koyulduğu madde 50.
maddedir. Bu maddede yer alan ifade şöyledir:
“…, ve gençlik, devrimi ve
bütün erginlik şartları ile yurdu korumayı en üstün ödev tanıyan ve onları, bu
ödev uğrunda bütün varlıklarını vermeğe hazır tutan bir düşünüşle
yetiştirilecektir.
Bu
ana eğitimin tam sonuç vermesi için Türk gençliğinin, bir yandan düşünme, karar
verme ve girişim alma gibi yüksek başarım kuvvetleri geliştirilecek, ve öte
yandan gençlik, onu her zorlu işin başarılmasında tek unsur olan sıkı
disiplinin etkisi altında çalıştırılacaktır.”
Eğitimin uzak
hedefini oldukça açık bir şekilde tanımlayan bu madde uyarınca yetiştirilecek
insan tipi, cumhuriyet devrimlerine bağlı, yurtsever, düşünme, karar verme ve
girişimcilik becerileri yüksek bireyler olarak tarif edilmektedir. Dolayısıyla
geliştirilecek programların da bu doğrultuda hazırlanması gerekmektedir. Belirlenen
bu uzak hedef değerlendirildiğinde güncelliğini halen koruduğu yorumu
yapılabilir. Aynı zamanda; ideolojik ve politik anlayışlar, insanın hisleri ve
kişiliği, pedagoji biliminin ve okul sisteminin gelişimi öğelerine güçlü bir
vurgu yaptığı da söylenebilir.
1939 Yılı Parti Programında Eğitimin Uzak Hedefleri
1939 yılı parti
programında, 1935 yılı parti programında belirlenen esaslara yapılan birkaç
küçük ilave dışında önemli bir fark yoktur. 1935 yılı programında Türk Dili’nin
geliştirilmesine verilen önem 1939 yılı programında da devam etmektedir. 1935
yılı programında Türk Dili’nin geliştirilmesine yönelik eklenen maddeye 1939
yılı programında aşağıdaki madde ilave edilmiştir:
“Türk dilinin millileşmesi
hareketinde elde edilen neticelere, bütün ilim ve tedris müesseselerinde tatbik
imkânı verilecektir. Bunun tanzimi işi ile Maarif Vekilliği meşgul olacaktır.”
Türk Dil Kurumu’nun
kurulması gibi Türk dilinin milli bir nitelik kazanması yönünde yapılan
çalışmalardan elde edilen kazanımların eğitim kurumlarının tümünde
yararlanılmasına uygun şartlar oluşturulacağı belirtilmektedir. Buna göre, 1935
yılı parti programında belirtilen eğitimin uzak hedeflerine, Türk dilini etkin
bir şekilde kullanan bireyler yetiştirmenin de ilave edildiği söylenebilir. Ancak
burada ilginç bir nokta Türk dilinin gelişmesi üzerinde durulan 1939 yılı parti
programında, 1935 yılı parti programında kullanılan Öztürkçe ifadelerin terk
edilmesi ve dilde eskiye dönüşün yaşanmasıdır.
1943 Yılı Parti Programında Eğitimin Uzak Hedefleri
1931, 1935 ve 1939
yılı parti programlarında eğitim politikalarının temel taşı olarak sayılan
cehaletin giderilmesi ve daha fazla sayıda bireyin okutulup yetiştirilmesi 1943
yılı programında program metninden çıkarılmıştır. Bu maddede ifade edilene
benzer bir hedef daha alt sıralarda şu şekilde yer almaktadır:
“Milletin kültür ihtiyacı ve
işleri, her dalı ile bütün olarak takip olunacaktır. İleri bir medeniyet topluluğu
olan Türk milleti için kültürün hiçbir parçası ehemmiyetsiz görülemez.”
2. Dünya Savaşı
ortamının etkisiyle, 1943 yılı parti programında beyan edilen eğitim
hedeflerinde millilik kavramı ön plana çıkmaktadır. Milli eğitim ve öğretimde
esas düsturların açıklandığı 10 maddelik bölümde 8 madde bu hususu
vurgulamaktadır. Bu maddelerden bazıları şunlardır:
“Milli karakteri, derin
tarihimizin ilham ettiği yüksek derecede tutmak ve tek bahtiyarlığı millete
hizmette aramak büyük hedeftir.”
“Türkiye, fikirde,
karakterde, bedende birbirinden ayrılmaz bir surette güdülüdür.”
“Eğitim her türlü hurafeden
uzak, milli ideolojiye uygun, vatan, millet ve aile severlik esasına
dayanmalıdır.”
“Partimiz, vatandaşların,
Türkün derin tarih ve medeniyetini bilmesine üstün bir ehemmiyet verir. Bu
bilgi, Türkün kabiliyet ve kudretini, nefsine itimat hislerini ve milli varlık
için zarar verecek her cereyan önünde yıkılmaz mukavemetini besleyen mukaddes
bir cevherdir.”
Savaş koşullarının
damga vurduğu bu dönem eğitimin uzak hedeflerinin milli birlik ve bütünlüğü
özümsemiş, Türk ulusunun güçlü değerlerini kendisinde olduğuna inanan, vatanına
ve milletine bağlı bireyler yetiştirmek olduğu söylenebilir. Bu hedeflerde
ideolojik ve politik anlayışların, toplumsal geleneklerin ve temel değerlerin
ön plana çıktığı ifade edilebilir.
Savaş döneminin
etkilediği bir diğer alan da ekonomidir. 1943 yılı parti programında üzerinde
önemle durulan bir konu da sıkıntılı ekonomik koşullar nedeniyle mesleki ve
teknik eğitimdir. Diğer geçmiş dönem parti programlarında mesleki ve teknik
eğitime 1943 yılı programında olduğu kadar geniş yer ayrılmadığı dikkat
çekmektedir. Ekonomik kalkınmada üretmenin oynadığı rolün farkına varan
politikacılar eğitimin uzak hedefine üreten bireylerin yetiştirilmesini koymuşlardır.
Buna ilişkin olarak parti programının 9. maddesinde şu ifadeler yer almaktadır:
“Teknik öğretim, kudretli
bir milletin en ehemmiyetli meselesi sayılmıştır. Kadın ve erkek her
vatandaşın, her yaştaki bilgisini bir öğretim kurumunda vermek, arttırmak
Devletin başlıca vazifeleri arasına girmiştir.”
Teknik eğitimin,
güçlü bir milletin en değerli davası olarak kabul edildiği bu maddenin dört
adet alt maddesi teknik eğitimin önemine vurgu yapmaktadır. Bu maddeler
şunlardır:
“Muntazam teknik öğretim,
normal olarak ilk öğretimden sonra başlar, ilk öğretimi eksik olan veya hiç
olmıyan vatandaşlara teknik öğretim, yardımcı teşkilat yoluyla verilecektir.”
“Kız enstitüleri ve Erkek
sanat enstitüleri, teknik ziraat ve sanat ve ticaret okulları, akşam sanat ve
ticaret okulları teknik ve mesleki öğretimin başlıca vasıtalarıdır.
Bu
kurumlar, her yıl artan bir süratle memleketin her köşesinde kurulacaktır.
Bunların öğretim konularının cinsi daima genişletilecek ve daha çok ihtiyacı
karşılıyacak hale getirilecektir.
Bu
kurumların, modern teknik öğretimin bütün aletleri ve makineleri ile donatılmış
olması, ihmal kabul etmez bir esastır.”
“Binlerce gezici erkek ve
kız sanat kurslariyle teknik öğretimi en uzak köylere kadar götürmek
hedefimizdir.”
“Teknik öğretimin yüksek
dereceleri, ayrı kurumlarla temin olunur.”
Görüldüğü gibi uygulamaya,
üretime dönük teknik eğitim üzerinde önemle durulan bir eğitim hedefi halini
almıştır. Küresel faktörlerden etkilendiği açıkça görülen bu hedeflerin
toplumun istek ve ihtiyaçlarına dayalı olarak okul sisteminin gelişimini de
içerdiği öne sürülebilir. Programda eğitimin temel ilkelerinden birisinin
“eğitim ve öğretimde tutulacak yol, maksadı, nazari ve ameli olarak temin
etmelidir” biçiminde ifade edilmesi teorik eğitim yanında
uygulamaya da ağırlık verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu konunun lisede
uygulanacak programların da temelini oluşturacağı şu şekilde belirtilmektedir:
“Liselerimizi yüksek
öğretime tam kabiliyetli talebe yetiştirecek surette her bakımdan
kuvvetlendireceğiz. Tatbikatlı program, laboratuar, kütüphane çalışmaları, lise
öğretiminin temelidir.”
Üniversitelere
liyakatli öğrenci gelmesine yönelik olarak lise programlarının uygulama
ağırlıklı olması gerektiği savunulmaktadır. Bunun arkasındaki düşüncenin
üniversitelerin yalnızca akademik eğitim vermenin yanında orijinal eserler
üreten kurumlar olması isteği yattığı 1943 yılı parti programının şu
maddesinden anlaşılmaktadır:
“Yüksek öğrenim
müesseselerinde öğretme ve ilmi araştırma faaliyeti beraber yürütülür.
Partimiz
orijinal ilim ve fikir eserlerinin meydana gelmesini her suretle teşvik ve
himaye eder.”
Parti programının
yedinci maddesinde ifade edilen hususların, pedagoji biliminin ve okul
sisteminin gelişimini içerdiği net bir şekilde görülebilir. 1943 yılı parti
programında, ulus bilinci gelişmiş, yurtsever, cumhuriyet ilkelerini özümsemiş,
ülkenin kalkınması için üreten bireyler yetiştirmek eğitimin uzak hedefleri olarak
belirlenmekle beraber güzel sanatlara ilgi duyan, beden eğitimi ve spor
faaliyetlerini severek yapan, kültürel anlamda kendisini geliştiren bireyler de
amaçlanmaktadır. Güzel sanatlar eğitimine ilişkin hedefin açıklandığı madde
şöyledir:
“Parti, Güzel Sanatları,
yüksek bir insan cemiyetinin esas ihtiyaçlarından sayar. Güzel Sanatlara
Partice gösterdiğimiz düşkünlük, asırlarca işletilemiyerek bırakılmış olan Türk
kabiliyetini az zamanda meydana çıkaracak ve insanlığa Türk sanatında yeni
hazineler kazandıracaktır. Bu bizim samimi kanaatimiz ve hedefimizdir.”
Kültürel anlamda
bireylerin kendisini geliştirecek şekilde yetiştirilmesi de 1943 yılı parti
programında ifade edilen uzak hedefler arasındadır. Bu amaç doğrultusunda
müzeler, kütüphaneler ve halkevleri ile halk odalarının araç olarak
kullanılması öngörülmektedir. Bu hedefler parti programında aşağıdaki
söylemlerde açıklığa kavuşturulmaktadır:
“Müzelerimizi
zenginleştirecek kıymette tarihî eserlerin toplanmasına ve bu maksatla kazılar
yapılmasına ehemmiyet verilecek; umumiyetle eski eserlerin tasniflerine ve
muhafazalarına itina olunacaktır.”
“Kitap, neşriyat ve
kütüphane işlerine ehemmiyet vereceğiz. Türk lügati ve ansiklopedisinin vücuda
getirilmesi çabuklaştırılacaktır. Memlekette geniş sayıda ve tâyin edilmiş
ölçülerde kütüphaneler kurulması, emelimizdir.”
“Halkevleri ve Halkodaları,
millî hayatın ve millî eğitimin başlıca yuvalarıdır. Bunların sayıları, bütün
memleketi az zamanda kaplıyacak surette arttırılacaktır. Halkevi ve
Halkodasının, Türk cemiyetinin ilk muhtaç olduğu bir kurum gözü ile görülmesine,
Partimiz bütün gayretiyle çalışacaktır.
Her
Halkevi ve Odasının bütün teşkilâtının tamam olması gayedir. Ancak hiç bir
Halkevi ve Halkodası, kadın ve erkek vatandaşlar için bir arada toplanma
salonu, kütüphane, güzel sanatlar üzerinde çalışma esaslarından biri eksik
olarak kurulamaz.”
Beden eğitimi ve spor
faaliyetlerini seven bireylerin yetiştirilmesinin eğitimin uzak hedefleri
arasında olduğu parti programının şu maddesinde görülmektedir:
“Türk milletinde beden
eğitimi ve spor ihtiyacı, Devletin meseleleri arasına sokulmuştur. Parti,
vatandaşın spor sevgisini ve beden eğitimini takdir etmesi ve sevmesi için
bütün yardım ve telkin vasıtalarını kullanır. Spor, kudretli vatandaş
yetiştirmenin esaslı vasıtalarından biridir. Spor, çalışma kudretini muhafaza
ve arttırma için lüzumludur. Karakterin ve iyi ahlâkın mühim şartlarını
kolaylıkla vücude getirir, nihayet, temiz ve açık hava toplantılarının zevkli
bir sebebi olarak da millî sağlığın kıymetli bir vasıtasıdır. Devlet, hususî
teşekkülleri teşvik ve himaye ederek, her türlü kurumları kolaylaştırarak ve
kurarak milletin bedence eğitimini doğru ve sağlam İstikametlerde yürütmeği
gözönünde bulunduracaktır. Parti, hususî teşekküllerin, hususî idare ve
belediyelerin umumî beden eğitimindeki faaliyetini yakından takip edecektir.
1943 yılı parti
programında güzel sanatlara, müze ve kütüphanelere, beden eğitimi ve spora
değer veren bireyler yetiştirilmesinin eğitimin uzak hedeflerinden birisi
olarak belirlenmesi, uluslararası sanatsal ve sportif faaliyetlerde başarılı
olarak milli kenetlenmeye katkıda bulunmak ve yurt savunmasında çevik ve
dayanıklı bireylere sahip olmak isteğinin bir sonucu şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca;
bu hedeflerin eğitimin uzak hedeflerinin belirleyici etkenlerinden toplumun
istek ve ihtiyaçlarına yönelik olduğu, insanın hisleri, kişiliği, ihtiyaçları,
ilgileri ve isteklerini göz önüne aldığı, ideolojik bir amacı olduğu
söylenebilir.
Tek partili dönemde
hazırlanan parti programlarında ilan edilen eğitim hedefleri salt bir partinin
siyasi görüşleri olarak nitelendirilemeyecek karakterdedir. Tek partili siyasal
sistem içinde karşıtsız bir biçimde iktidarda olmak devlet ile parti arasında
bir ayrımın ortadan kalkması sonucunu doğurmuştur. Bu
nedenle, partinin eğitimle ilgili uzak hedefleri milli eğitimin uzak hedefleri
haline gelmektedir.
Türkiye’de tek
partili dönem olarak adlandırılan 1923–1946 yılları arasında kalan dönemde
hazırlanan parti programlarında yer alan eğitimle ilgili siyasi fikirler
temelinde eğitimin uzak hedeflerinin belirlenmesinin amaçlandığı bu
araştırmada, 1923 yılında yayınlanan Dokuz Umde’nin tek partili dönemin ilk parti
programı olarak kabul edildiği ve yeni kurulan bir devletin eğitim hedefine
yeni bir boyut kazandırdığı anlaşılmaktadır. Öyle ki, 1943 yılına değin
kendisinden sonra gelen üç farklı parti programında milli eğitime ilişkin
ilkelerin açıklandığı bölümlerin ilk maddesini 1923 yılı programında belirtilen
halkın cehaletinin giderilmesi hedefi oluşturmuştur.
Bağımsızlığını yeni
ilan etmiş bir ülkenin öncelikli ihtiyaçları dikkate alınarak tespit edilmiş
dokuz düsturun tespit edildiği dar kapsamlı bir parti programı olan Dokuz
Umde’ye nazaran 1931 ve daha sonraki yıllarda hazırlanan programlarda eğitim
konusu daha ağırlıklı olarak yer almaktadır. Araştırmada, 1931 yılı parti
programının Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun eğitimle ilgili uzak hedeflerini
geniş bir çerçevede sundukları ilk parti programı niteliği taşıdığı görülmektedir.
1931 yılı parti programı
öğrencilerin düşünsel gelişimi yanında bedensel gelişiminin gerekliliğini,
milli bir eğitimin verileceğini, bireylerin gerçek yaşama hazırlanmalarını ve
uyum sağlamalarını temin edecek yöntemlerin kullanılmasını, çocukların düşünen,
sorgulayan, eleştiren, yorumlayan, akıl yürüten kısacası girişimci
yeteneklerinin geliştirilmesini vurgulaması bakımlarından önemlidir.
Eğitimin, ihtiyaçlar
göz önüne alınarak tasarlanacak planlı faaliyetlere göre düzenleneceği ilk kez
1935 yılı parti programında dile getirilmektedir. Yine 1935 yılı parti
programında farklı bir köy okulu programının uygulanacağının ayrı bir maddede
ilk kez vurgulanması, köylerde yaşayan vatandaşların kırsal yaşamın kendine
özgü şartlarında kullanabileceği bilgilerle donanmış bir şekilde yetiştirilmesi
gerektiğini eğitimin uzak hedefleri arasına koymaktadır. Bu yeni köy okulları
programının köy enstitüleri uygulamasının ilk düşünsel temeli olduğu sonucuna
varılabilir.
1935 yılı parti
programında, yetiştirilecek insan tipi, cumhuriyet devrimlerine bağlı,
yurtsever, düşünme, karar verme ve girişimcilik becerileri yüksek bireyler
olarak tarif edilerek eğitimin uzak hedefi açıkça ortaya koyulmaktadır. Bu
hedefin çağdaş bir hedef olarak aktüalitesini koruduğu söylenebilir.
1939 yılı parti programında
açıklanan eğitimin uzak hedefleri ile 1935 yılı programındaki uzak hedeflerin
tek farkı, eğitim faaliyetlerinde Türk dilinin etkin bir şekilde kullanılması
hedefinin bir madde ile programa eklenmiş olmasıdır.
2. Dünya savaşının etkisiyle hemen hemen her alanda
büyük bir krizin yaşandığı döneme denk gelen 1943 yılı parti programı dönemin
koşulları gereği eğitimin uzak hedefleri arasında millilik kavramını ve üretime
dönük mesleki ve teknik eğitimi ön plana çıkarmaktadır. 1943 yılı parti
programında aynı zamanda güzel sanatlar eğitimine, beden eğitimine, sinema,
radyo, kütüphane ve müze gibi kültürel faaliyetlerin geliştirilmesine geniş yer
ayrılmaktadır. Bu doğrultuda, bu dönem eğitimin uzak hedeflerinin milli birlik
ve bütünlüğü özümsemiş, vatanına ve milletine bağlı, ulus bilinci gelişmiş,
yurtsever, cumhuriyet ilkelerini benimseyen, ülkenin kalkınması için üreten,
güzel sanatlara ilgi duyan, beden eğitimi ve spor faaliyetlerini severek yapan,
kültürel anlamda kendisini geliştiren bireyler yetiştirmek olduğu sonucuna
ulaşılmaktadır. Bu hedef, eğitimin uzak hedeflerinin belirleyici etkenleri
olarak sıralanan toplum, değerler sistemi, ideolojik ve politik anlayışlar,
küreselleşme, insanın hisleri ve kişiliği, toplumun gelenekleri, pedagoji
biliminin ve okul sisteminin gelişimi, kişinin kendisinin ihtiyaçları, ilgileri
ve istekleri öğelerinin tamamını kapsar niteliktedir.
(*) Bu yazının orijinal halini Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt: 21 - Sayı: 39, Haziran 2018'de okuyabilirsiniz.
(**) Dönemin tek partisi zaman içerisinde Halk
Fırkası, Cumhuriyet Halk Fırkası ve Cumhuriyet Halk Partisi isimlerini
almıştır.
(***) Bu süre zarfında; 17 Kasım 1924 tarihinde kurulan Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası 03 Haziran 1925 tarihinde Vekiller Heyeti kararı ile, 12 Ağustos 1930
tarihinde kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası 17 Kasım 1930 tarihinde Merkez
Heyeti kararı ile kapatılmıştır.
(****) 7 Ocak 1946 tarihinde Demokrat Parti’nin kurulması ve Milli Kalkınma
Partisi’nin ilk defa 1946 seçimlerine katılmasıyla tek partili dönem sona ermiş
ancak iktidar 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan seçimle el değiştirmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder